Ben bıktım artık, yanımda yöremde konuştuğum insanlarda bıktı. Yeter artık YETER!
Her gün televizyonlardan, gazetelerden, sosyal medyadan, ağzını açtığında veya klavyenin başına oturduğunda, denize akan lağımlar gibi; nefret saçan, küfür eden, hakaret eden densizler, edepsizler… YETER!
Her gün hakaret dinlemekten, salyalarınızı saça saça bağırıp çağırmanızdan bıktık, usandık YETER!
Kadın çocuk bilmeden, genç yaşlı demeden, hasta, düşmüş bilmeden, herkese saldırmanızdan bıktık, YETER!
Olur olmaz yerlerde bağırıp çağırmanızdan; kafede, lokantada, sahilde, parkta, toplu taşıma araçlarında saygısızlığınızdan, gürültünüzden, yayılarak oturmanızdan, küfürlü konuşmalarınızdan usandık, daraldık, YETER!
Aklınız vicdanınız yerine, bacak aranızla düşünmenizden sıkıldık bunaldık. Kendinizi düzeltmeyip başkalarını suçlamanızdan usandık, YETER!
Tüm sokaklar sizinmiş gibi pervasızca yürümenizden, yere tükürmenizden, çöp atmanızdan, omuz vurmanızdan darlandık, YETER!
Nasıl geldik bu hale, kimleri örnek aldık biz.
Oğuz Kaan, Dedem Korkut, Ulu Atalarımız değil mi bizim?
Mevlana, Pir Sultan, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Ahmed Yesevi gibi gönül erlerinin öğrettiklerini ne çabuk unutup, çıkardık hayatımızdan. Bu hoyratlık, samimiyetsizlik nasıl da esir aldı hepimizi.
Şeyh Edebali’nin öğütlerini nasıl ıskaladık da haksızlığı, hukuksuzluğu, gönül kırmayı, insan öldürmeyi, yakmayı, nefes alır gibi, su içer gibi normal karşılar olduk.
Düşmanı ile savaşırken bile nezaketi ve insanlığı elden bırakmayan, düşman bayrağını bile çiğnetmeyen Atatürk’ü unuttuk da, bizim gibi düşünmeyeni , başka partiye oy vereni ,
İnancı farklı olanı düşman belledik.
Lütfen kendimize gelelim artık. Başta bize örnek olması gereken büyüklerimiz, siyasetçilerimiz bu milletin makam mevki sahibi yaptıkları.
Din adamlarımız, sanatçılarımız, artık ağzınızdan çıkanlara dikkat edin. Boğaz dokuz boğum der atalar. Dilin kemiği yok. Sorumluk alın biraz. Olur olmaz cümleler kurmayın.
Yettiniz gayri.