101 YIL ÖNCEKİ 19 MAYIS’I hatırlarsak bu günü daha iyi anlarız. Sadece anlamakla kalmayacağımız gibi ne yapmamız gerektiğini de biliriz.
19 Mayıs 1919’da Türkiye manzarası nasıldı?
Başta İstanbul başkenti olmak üzere İzmir , Trakya, Güney ve Güneydoğu Anadolu işgal altında.
30 Ekim 1918’de imzalanmış Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla da diğer bölgeler işgale hazırdır.
Kara ve deniz yolları kontrol altında, ordu terhis edilmiş, edilmeyenler de güvenlik kuvvetleri adı altında işgalcilerin emrinde.
Başta ağır olmak üzere silahlarına el konulmuş, şehir kalelerinin burçlar işgalci devletlerin bayraklarıyla donatılmış.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, yüz yıllardır koruduğumuz azınlıklar da ayaklanarak dış düşmanla işbirliği içinde içte katliamlar yaparak işgalcilerin işlerini kolaylaştırmakta.
Padişahın sarayı düşman gemilerinin namlularının hedefinde, Meclis, işgalciler tarafından basılarak milletvekilleri hapse atılmış.
İşgalci güçler vize vermediklerinin hiçbirinin İstanbul’u terk etme özgürlüğü yok. Sadece Padişah değil, vatandaşlar bile kendi oturduğu ili terk etmeye izin verilmiyor.
Koca bir devletin subayları, memurları ve vatandaşları özel izinle ancak başkentten ayrılabiliyor.
Bunlardan biri de Padişah tarafından her türlü sivil ve askeri yetkilerle donatılmış bulunan Mustafa KEMAL VE ARKADAŞLARIYDI.
Sonuçta vize alınıp 16 Mayısta yola çıkılmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a varılmıştı.
Mustafa Kemal ve arkadaşları (bunların sayıları 60’a yakındı) Samsun’a çıktıklarında onları karşılayacak bir belediye başkanı bile yoktu. Heyetin İstanbul’da olduğu gibi Samsun’da da güvenliği yoktu. Canları avuçlarında Havza’ya ve oradan da Amasya’ya, Erzurum’a ve Sivas’a geçip bugünkü Türkiye’nin temellerini atacaktı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulacak Meclis, her türlü ayrılıkları bir kenara bırakarak ülkenin kurtuluşuna kendisini vakfedecekti.
Öyle de oldu ve bugüne geldik.
İşte 19 Mayıs ‘ın öncesi ve sonrası budur.
Selam ve dua ile…