Daha bir hafta önce sormuştum “idam cezası geri gelir mi” diye; sonra da kendi sorumu kendim yanıtlamıştım "Gelmez/gelemez; isteyenler de, geldi geliyor diyenler de gelmeyeceğini/gelemeyeceğini biliyorlar ama konuyu gündemde tutmaktan bir türlü vazgeçmiyorlar.
Gelmeyeceğini/gelemeyeceğini sadece “geldi ha geliyor ha” diyen iktidar ortakları değil muhalefet te biliyor ama onlar da ortaya çıkıp açık ve net bir şekilde “gelmez/gelemez” demiyorlar, diyemiyorlar niyeyse!" diyerek.
Çok fazla araştırmaya gerek yok “idam cezasının niye geri gelmeyeceğini/gelemeyeceğini” anlamak için, TC Anayasası’nın iki maddesini bilmek ve bazı açıklamaları izlemek yeter.
TC Anayasası’nın 38’inci maddesi “ölüm ve genel müsadere cezası verilemez” der. Buna göre “idam cezasının Cumhurbaşkanının önüne gelebilmesi” için Anayasa değişikliği şarttır. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı da bu konuda "Ben parlamento bu işi müzakere eder, tartışır, kararını verirse kesinlikle onaylarım" diyerek konunun öncelikle TBMM’nde çözüme kavuşmasına yani Anayasanın bu maddesinin kaldırılmasına ya da değiştirilmesine işaret etmektedir.
Anayasamızın 175’inci maddesi ise anayasa değişikliği teklifi için en az 200 üyenin imzasını, değişikliğin kabulü için de 400 üyenin oyunu şart koşmaktadır. Anayasamızın bu maddesine göre muhalefeti oluşturan “Millet İttifakı” bırakınız değişikliği gerçekleştirmeyi teklif daha edememektedir. Bugünkü durumda bu teklifi yapmaya sadece Adalet ve Kalkınma Partisi’nin milletvekili sayısı yetmektedir. Ama onların ve ittifak ortakları MHP’nin milletvekili sayısı da teklifi kanunlaştırma için gereken 400’ün epey altında kalmaktadır. Bu anayasa değişikliğinin olabilmesi için Cumhur İttifakı’nın ya CHP’nin ya da HDP desteğine ihtiyacı vardır. İyi Parti’den bahsetmedim, çünkü HDP ya da CHP’den birisi Cumhur İttifakı’na katılınca onlara ihtiyaç kalmamakta ama bunlardan birisi olmayınca onların desteğide bir anlam taşımamakta. Yani meselenin Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne gelebilmesi öncelikle AK Parti’nin isteğine sonrasında da geniş bir katılımına bağlıdır.
AK Parti içinde ağırlığı oldukça fazla olan Grup Başkanı Naci Bostancı, “Partiler arası mutabakatla kaldırıldı, tekrar konuşabilmek için toplumda ve parlamentoda çok yüksek bir mutabakat gerekir, böyle bir mutabakat olmaksızın adım atmak doğru olmaz” diyor.
AK Partili TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise“Çok sınırlı olarak belli suçlara mahsus olmak üzere idam cezasının bulunması gerektiği kanaatindeyim” dedikten sonra “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek protokollerine” gönderme yaparak dolaylı bir uyarıda bulunuyor:
“Bu konuda cezanın gelebilmesi için Türkiye içerisinde anayasa değişikliğine ihtiyaç var, bir de Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ek protokoller var. Bunlarla ilgili de değerlendirilme yapılması gerekir.”
Görünen o ki idam cezası konusu iç politikada zaman zaman gündeme gelecek/getirilecek ama asla ve asla TBMM gündemine getirilmeyecek/getirilemeyecek ve dolayısıyla hiçbir zaman hayata geçirilemeyecek.