Son günlerde Samsun Kızılırmak Deltası sağ sahilinde Bafra ve 19 Mayıs ilçeleri idari sahasında yer alan sulak alanda ki olaylar kent gündemine yerleşmiştir.
Yasal mevzuat sistemimizde Sulak Alanların Korunmasına dair çok güçlü hükümler yoktur. Anayasamızda ki çevre ile ilgili hükümler çok tesirli yaptırım gücüne sahip değildir.
Çevre Kanunu ise asla güçlü bir koruma zırhı sağlamamaktadır. Emirle toplanan mecliste, emirle alınan bir kararla en kısa sürede değişiklik yapılması mümkündür.
Sulak Alanların Korunması mevzuatının en güçlüsü ise 3958 sayılı Kanunla uygun bulunup 17.5.1994 tarihli ve 21937 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmedir (Ramsar Sözleşmesi). Ne yazık ki iç mevzuatımızdan daha güçlü olan bu uluslararası sözleşmedir. Çünkü hiçbir ülke uluslararası sözleşmelere aykırı uygulama yapmak istemez. Bu sözleşmeler taraf ülkeler için prestijdir. Ciddi ülkeler prestijin devamına özen gösterirler.
Peki Samsun Kızılırmak Deltasında bu prestijin devamına önem verilmiş midir? Özen gösterilmiş midir ?
Benim işim araştırıp sorgulamaktır:
Somut örneklerden birkaç tanesi şöyledir.
1-Bafra, Doğanca Mahallesi, Cernek Gölü, Sarıkamış Mevkiinde Kuşaklama Kanalı ile ‘’Kesin Korunacak Hassas Alan ‘’ arasında 149/9 parsel numaralı taşınmazın bulunduğu arazi, tamamen Kesin Korunacak Hassas Alan kararı verilen sulak nitelikte olmasına rağmen verilen bölgeleme kararı ‘’ Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’’ olarak uygun bulunmuştur.
Lütfen iyi okuyunuz. Ara bölge olan Nitelikli Doğal Koruma Alanı değil gerektiğinde plan kararı ile bina yapılabilen bölge olması uygun bulunmuştur.
Uygun bulan makam ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığıdır. Bu karar 21 Nisan 2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararı olarak yayınlanmıştır. Bu alanın yönetmeliğinden bir paragraf şöyledir.
’’ Bu alanlar; Kesin korunacak hassas alanlar veya nitelikli doğal korama alanlarını etkileyen, bu koruma bölgeleri ile bütünlük gösteren tampon bölgeler olup düşük yoğunluklu yerleşim yerleri olarak planlanabilir. Sit kararı öncesi alınan ruhsatlı yapılar mevcudiyetini korur.
Kentsel yerleşik alanlarda ve kentsel dönüşüm alanlarında yoğunluk, yapılacak koruma amaçlı imar planlarında belirlenebilir.
Ramsar sözleşmesi,’’Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında ki Sözleşmedir. Vermiş olduğum örnekte ki yer ise su kuşları beslenmesi için konakladığı, sazlık, çayırlık, çamurluk, sulak alandır. Cernek Gölü Sarıkamış mevkii su kuşlarının bu bölgede en iyi beslendiği alandır.
Netice itibariyle Cumhurbaşkanlığı kararı Ramsar Sözleşmesine aykırıdır.
2- Diğer bir çarpıcı örnek ise Bafra ilçesi, Sarıköy Mahallesi Düden mevkiindedir. Burada bataklık, sazlık, sulak alan; doldurma, arazi kazanma yöntemi ile pirinç tarlası haline getirilerek sulak alan daraltılmıştır. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı kararı ile sulak alana yapılan tecavüzlere yasal mesnet oluşturulmuştur.
Diğer bir yanlış ise daha çarpıcıdır. DSİ tarafından tarım arazisinden gelen yan derelerin tarım ilacı ile kirlenen sularının sulak alanın göllerine, yer altı sularına karışmaması için kuşaklama kanalı yapılmıştı.
Bu uygulamaya göre kuşaklama kanalının göller tarafında tarım faaliyeti ve özellikle tarım ilacı kullanan çeltik tarımının yapılmaması gerekiyordu. Şimdi ise kuşaklama kanalının yapım gerekçesini yok sayan, kanalının göller tarafında ki sulak alanlarını imara dahi açabilecek yasal kuvvet oluşturulmuştur.
Gene Samsun Kamuoyunda sıklıkla bahsedilen, Geleriç Ormanında ki yangın yeri ve çevresinde verilen koruma kararı ‘’ Nitelikli Doğal Koruma Alanıdır’’ Yönetmeliğe göre bu alanda:
‘’ Günübirlik alanlar, A tipi hariç mesire alanları ile kıyı mevzuatına uygun olarak park ve rekreaktif alanlar yapılabilir..
Kadastral yola cepheli parsellerde koruma amaçlı imar planı yapılması veya imar planlarında fonksiyon ayrılması koşuluyla Turizm Tesislerinin Belgelendirmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik çerçevesinde ve vaziyet planı doğrultusunda kamping alanları düzenlenebilir. Bu alanlar 10.000 m2 altında olamaz. Kampçı Ünitesi (çadır, çadır-araba, oto karavan ve bungalov) başına hesaplanacak birim alan en az 200 m2'dir. Kamping alanının büyüklüğüne bakılmaksızın 150 kampçı ünitesinden fazla yapılamaz. Bungalovlar kampçı ünite sayısının en fazla % 20'si kadar ve bölge dokusuna uygun malzemeden yapılır. Bungalovların taban alanı 45 m2'yi, yüksekliği 4,5 metreyi aşamaz.’’ Hükmüne göre basit yapılaşmaya açılması riski vardır.
Buna rağmen otel olarak kullanılacak, eğitim için konaklama yeri düşünülen ve yapılan tesis ile köy bina alanları sahasında koruma imar planı ile yapılaşmanın önü açılmıştır.