Orhan Veli “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” demişti; ben de Bülent Arınç’ı dinliyorum gözlerim fal taşı misali açık ve çakmak çakmak.
Adaletten bahsediyor, haktan hukuktan dem vuruyor hem de en üst perdeden. FETÖ hâkimlerinden, savcılarından örnekler veriyor günümüz yargısına. Sanki dün FETÖ yapılanması Türk Ordusuna tezgah üstüne tezgah kurarken “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyerek o aşağılık tezgahlara alkış tutan kendisi değilmiş gibi. Sanki “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sancılar bir taraftan doğum sancısıdır, bir taraftan bağırsaklarını temizlemesidir” diyen başka biriymiş gibi.
Kendisi unutmuş gözükebilir, insanları da unutmuş sanabilir ama arşivler unutturmaz. Aradan değil sekiz, on sekiz hatta yüz on sekiz yıl da geçse “O muhteşem insana, hüzünlü gurbetten Bursa'yı seyreden bu güzel insana, muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi'ye şükranlarımı sunuyorum” dediği 2012 Bursa konuşmasını çıkartır adamın gözünün önüne korlar.
Bırakın bir özel harekât subayını, en aptal bir adamın bile kalkışmayacağı uyduruk suikast planı ile ordunun en gizli arşivi nadanların ve Türkiye düşmanlarının eline geçerken, geçirilirken susan sanki o değilmiş gibi şimdi haktan, hukuktan ve hakikatten bahsetmesi hangi kavramla, hangi kelimeyle açıklanabilir, söyler misiniz? Kendisi Manisa’da ama suikastçılar(!) Ankara’da; bu nasıl bir acemilik, hayır acemilikten de öte bir aptallık! Ne yazık ki Türkiye’de bir takım insanlar bu rezil yalana inandılar, etkili ve yetkili makamlardakiler de sessiz kaldılar ve devletin en önemli planlarının kopyaları bir hard diske yüklenerek ülke dışına çıkarıldı.
Konuşmasında haktan hukuktan bahseden ve “FETÖ örgütü mensubu yargı mensuplarından” dert yanan Sayın Arınç kendisini yiğitçe yargılamadığı ve o felaket yanlışlarının gereğini yerine getirmediği sürece söylemlerinin benim için hiçbir anlamı yoktur. İster talimat ya da izinle konuşmuş olsun isterse kendiliğinden, fark etmez.
“Gereği ne?” derseniz hemen söyleyeyim: İstifa etmek, sadece makam ve mevkiden değil, siyasetten de çekilmek… “Ben aptalım yanıldım” demek sade vatandaş için bir mazerettir, faturasını kendisi ve ailesi öder ama bir siyaset ve devlet adamı için asla geçerli bir mazeret değildir. Zira onun yanılışının ya da aptallığının faturasını millet öder.