Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu adlı eserinde yer alan “Dil Dâvâsı” başlıklı makalesinde şöyle der: “Türkiye’nin en mühim kültür dâvâsı, hiç şüphesiz, dil dâvâsıdır. O, bütün dâvâların başında gelir. Onu halletmedikçe, kültürle alâkalı diğer meseleleri halletmeye imkân yoktur”.
Çünkü; dil, bir milletin varlık şartıdır. Bu sebeple; Şâirler Sultanı Necip Fâzıl: “Bir milletin edebiyatı yoksa, o miletin hiçbir şeyi yoktur” diyerek bir hakîkati ortaya koyar. Niçin mi? Edebiyâtın da ana unsuru dil’dir de ondan!..
“Türkçenin Feryadı Ve Dil Davamız”, Ahmet Sezgin tarafından hazırlanmış olan bir derleme eserdir. Türkçe’miz hakkında, önemli yazılardan mürekkep, Etüt Yayınları arasında çıkan 416 sayfalık kitabın, kütüphânelerimizde değerli bir kaynak olarak yer bulacağına inanıyorum.
Yazar Ahmet Sezgin, eserinin ÖNSÖZ’ünün ilk paragrafında, mes’eleyi, âdeta hulâsa ediyor. Diyor ki: “Hayata, dünyaya, kendimize dil aracılığıyla anlam veririz. Düşüncelerimizi, duygularımızı, inançlarımızı, kimliğimizi, kâinatı dil vasıtasıyla anlarız. Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Dil vatandır, dil insandır, dil kâinattır. Dil, Allah’ın, kâinat planı olarak kuluna ihsan ettiği anahtardır!”
Yazar Ahmet Sezgin, eserine, geniş diyebileceğim bir GİRİŞ de yazarak önemli açıklamalarda bulunmuştur. Bundan da, kısa bir bölümü nakletmek istiyorum:
“Türkçe; Ahmet Yesevî ile “hakikat dili” vasfını kazandıktan sonra çok güçlü bir ilim, kültür, sanat ve edebiyat dili de olmuştur. Türk milleti; Türk-İslâm medeniyetinin de dili olan Türkçe ile Ahmet Yesevî, Yusuf Has Hacip, Yunus Emre, Karacaoğlan, Âşık Paşa, Fuzûli, Bâkî, Süleyman Çelebi, Pir Sultan Abdal, Nefî, Nedim, Şeyh Galip, Evliya Çelebi; Namık Kemal, Ahmet Hâşim, gibi büyük edipler yetiştirmişti.
Türkçe; Ruşen Eşref Ünaydın’nın güzel bir şekilde tarif ettiği gibi muhteşem ve zengin bir imparatorluk dili idi: “Coşkunlukların hızını, dertlilerin iç sızısını, delikanlıların sevgisini, inancını, güler yüzlü kızların kıvraklığını, babaların öğütlerini, anaların yumuşak yürekliliğini, kızgınların öfkesini, kırgınların iniltisini, şenlerin şakasını, göklerin ıraklığını, suların canlılığını, ay ışıklarının oynaklığını, güneş parıltısının keskinliğini, iç yaşayışlarımızı da dış yaşayışımız gibi her dilden duygulu anlatan Türkçe...” (Sf.13)
Eser, sekiz ana başlıktan meydana geliyor:
Eserde yer alan ilim ve fikir adamlarımızın isimlerini de nakletmek, muhakkak ki, çok faydalı olacaktır:
Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Kaplan, Ali Nar, Nihat Sami Banarlı, Nazan Bekiroğlu, Mustafa Miyasoğlu, Necla Pekolcay, Hayreddin Karaman, Bilal Kemikli, Refik Halit Karay, Dücane Cündioğlu, Sezai karakoç, Dursun Gürlek, Hayati Develi, Abdülkerim Abdulkadiroğlu, Muhsin Bozkurt, Kemal Yavuz, Lütfi Şehsuvaroğlu, M. Halistin Kukul,İskender Pala, Yavuz Bülent Bâkiler, Beynun Akyavaş, Hüseyin Özbay, Akif Emre, V. Savaş Yelok, Yavuz Kartallıoğlu, Rasim Özdenören, Olcay Yazıcı, Osman Akkuşak, Özcan Ünlü, Zeki Gezer, Ali Fuat Başgil, Mehmet Güneş, Gürbüz Azak, Faruk Kadri Timurtaş, Necmettin Hacıeminoğlu, Cahit Kavcar, Peyami Safa, D. Mehmet Doğan, C. Yakup Şimşek, Kemal Tahir, F. Mustafa Çalık, Attila İlhan, Emin Bilgiç, Ayhan Songar, Cemil Meriç, Yağmur Atsız, Sâmiha Ayverdi, Erol Güngör, Ahmet Kabaklı, Necip Fazıl Kısakürek, Beşir Ayvazoğlu, İsmail Hakkı Danişmend, Zeynep Korkmaz, Ahmet Sezgin, Abdülkadir Akgündüz, Ebubekir Sofuoğlu, Ali Rıza Karadüz, Şaban Çobanoğlu, Cemal Şakar, Ertuğrul Yaman, Şükrü Halûk Akalın, Oktay Sinanoğlu, M. Necati Özfatura, Yusuf Alan, Kâzım Yetiş, Alev Alatlı, İsmet Miroğlu, Cihan Cura, M. Orhan Okay, Ahmet Bican Ercilasun, Necati Öner, Nejat Muallimoğlu, Hasan Celâl Güzel, Tarık Buğra, Hamza Zülfikar, Mustafa Özkan, Derya Ersöz, Sedat Nuri Kayış, Nevzat Beyhan, Feyza Hepçilingirler, Sevinç Çokum, İlhan Bardakçı, Fatma Özkan, Yağmur Tunalı, A. Haluk Dursun, Talat Halman, Mustafa Özbalcı, Turan Karataş, M. Şevket Eygi, Vahap Kabahasonğlu, S. Ahmet Arvâsî, Hikmet Özdemir, Necati Demir, Ayten Coşkunoğlu, Ârif Nihat Asya, Asaf Hâlet Çelebi, Âşık Halil Karabulut, Bahaettin Karakoç, Bahtiyar Vahapzâde, Bekir Oğuzbaşaran, Bestami Yazgan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Halim Yağcıoğlu, İbrahim Minnetoğlu, Mehmet Zeki Akdağ, Mustafa Kutlu, Rıfat Ilgaz ve Yusuf Has Hacip.
Türkçe’ye gönül verenlerin, Türkçe konusunda, bu kadar ilim ve fikir adamıyla buluşmasını hedefleyen ve bunu sağlayan Yazar Ahmet Sezgin’i tebrik ederim.. Zîra, bu eser, sâdece Türkçe sevdâlıları için değil, Türkçe hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes için de çok değerli bir çalışma ve çok önemli bir kaynaktır.