Prof. Dr. Erdal AĞAR

YABANCI DİLLE EĞİTİM

Prof. Dr. Erdal AĞAR

Bu yazımda, yabancı dille eğitim sistemi hakkında düşüncelerimi dile getirmeden önce, yabancı dil eğitimi ile yabancı dille eğitimin farklı olduğunu vurgulayarak başlamak isterim. Yabancı dil eğitiminin büyük sorunları var elbette. Fakat şimdi bunları değil, yabancı dille eğitim hakkındaki düşüncelerimi yazmaya çalışacağım.

Ülkemizde yaygın kullanım alanı bulan yabancı dille eğitim; öğretim ve eğitim programlarının belli bir yabancı dille verilmesini, sınavların, sunumların, ödevlerin yabancı dille yapılmasını ve diplomanın yabancı dilde verilmesini kapsar. Yabancı dille eğitim görmenin, kişilere bazı belirgin avantaj sağladığını kabul etmemek mümkün değildir. Ayrıca Türkiye’nin tarihi ve coğrafi konumu gereği, yabancı dille eğitime izin vermemesi de mümkün değildir. Gelişmiş ülkeler dâhil, çok sayıda ülkenin, bölgemiz insanlarını yüksek ücret karşılığında yetiştirmek için sıraya girdikleri bir dönemde, Türkiye’nin bu girişimler yokmuş gibi davranıp sırtını dönmesi düşünülemez. Bu yüzden, vakıf üniversitelerinde yabancı öğrenci kontenjanlarının üst sınırının kaldırılmasını olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Umarım vakıf üniversiteleri bu işi, uluslararası normlara uygun olarak yürütür ve suyunu çıkarmazlar.

Yabancı öğrencilerin, yabancı dille eğitime kabule edildiği diğer kurumlar, devlet üniversiteleridir. Son yıllarda, özellikle devlet üniversitelerinde, İngilizce eğitim giderek yaygınlaşmakta özellikle sağlık bilimleri alanında, yeni İngilizce programları açılmaktadır. Bu konuda iki itirazım var: Birincisi; İngilizce program açmadaki aranan kriterleredir. Ulusal yabancı dil sınavlarında yüksek not almak, o dille eğitim verebileceğini göstermez. Çünkü bu sınavlar, çoktan seçmeli ve dil bilgisini ölçen sınavdır ve kişinin dinleme-anlama ve konuşma becerisini ölçmemektedir. Oysa bir dille eğitim veren kişinin, sahip olması gereken en önemli yabancı dil becerisi, konuşma ve konuşulanı anlama becerisidir. Bu beceriye sahip yeterli sayıda öğretim üyesi olmayan üniversitelerde, yabancı dille eğitim programları açılmamalıdır. İkincisi; yabancı dille eğitim programına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kabul edilmesinedir. Bu çok trajikomik bir durumdur. Kendi çocuklarımızla başka bir dille konuşup anlaşıyoruz, daha doğrusu anlaşamıyoruz. Türkiye’de verilen yabancı dil eğitiminin özelliğinden dolayı, sınavları geçip gelen öğrencilerin gramer bilgisi çok iyi, ama ya konuşamıyorlar ya anlamıyorlar veya her ikisi birden. Bunu yapabilseler bile, neden kendi çocuklarımızla başka bir dille konuşmaya çalışalım. Eğer amaç, mesleki yabancı dil öğretmekse, bunu başka şekillerde her öğrenci için farklı yabancı dillerde yapabiliriz. Bu yüzden, alt yapısı iyi hazırlanmış yabancı dil programlarına yalnızca yabancı öğrenciler kabul edilmelidir. Bu durum Türkiye’yi bölgesinde daha etkin kılar. Gelen yabancı öğrenciler, başka bir dille eğitim alsalar bile yıllar içerisinde Türkçeyi öğreniyorlar. Yıllarca bu toplumda yaşamak, onların bu ülkeye karşı duygu, düşünce ve davranışlarının genelde olumlu yönde etkilemektedir. Bunun yakın tanığıyım. Özetle; alt yapısı iyi hazırlanmış, yalnızca yabancı öğrencilerin kabul edildiği, yabancı dille eğitiminin yararlı, kendi çocuklarımızın eğitimini başka bir dil kullanarak yapmanın faydasız bir yöntem olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışmadığını düşünüyorum.