Niçin, İskilipli M. Atıf Hoca’yı yeniden yargılayalım?
Merhumun idam edilişinin yıldönümünde gerek görsel ve gerekse yazılı basında leh ve aleyhinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.
Yazılı basındaki birkaç yazıdan ikisi, branş ve meslekleri olmamasına rağmen Tarih bilgilerine ve fikir namuslarına saygı duyduğum iki dostuma aittir. Bu nedenledir ki, bu zatla ilgili belgelere dayalı bilgi vermek istedik.
Herkes bilir ki, tarihi olayların en önemli özelliklerinden birisi tekrarlanamazlıkları, diğeri ise bu olaylarla ilgili bilgilerin değişkenliğidir. Tarihle ilgili konuşanların ve yazanların tarihi olaylarla ilgili bu temel argümanları göz ardı etmemeleri gerekir diye düşünüyoruz.
İskilipli M. Atıf Hoca kimdir?
İskilipli M. Atıf Hoca 1876 yılında Çorum’un İskilip ilçesi Tophane köyünde dünyaya gelmiştir.
Altı aylıkken annesini kaybeden Atıf, dedesinin himayesinde büyümüştür. İskilip’te başladığı öğrenimini İstanbul’da tamamlayarak İcazet alır. Girdiği sınavları başarıyla kazanan Atıf, henüz 29 yaşlarında İstanbul Müderrisliği unvanını alarak ders ve İstanbul Fatih Camiinde de vaazlar vermeye başlar .
Atıf Hoca, Medrese’den mezun olduğu yıl Dar’ül Fünün İlahiyat Mektebine ikinci olarak girer, birinci olarak bitirerek Kabataş İdadisi Arapça öğretmenliğine tayin olur.
Atıf Hoca, sosyal alanda son derece aktif bir kişi. 31 Mart olayında tutuklanır. Ayrıca Mahmut Şevket Paşa’nın katli olayında ilgisi olduğu iddiasıyla sürgüne gönderilir. Bir müddet sonra da suçsuzluğu ortaya çıkarılarak kendisinden özür dilenerek YENİDEN İstanbul’a döner.
Eğitimde ve bürokraside çeşitli üst düzey görevleri yerine getiren Atıf Hoca, bir grup arkadaşlarıyla 1919 yıllarında kurmuş olduğu Cemiyyet-i Müderrisin’in ikinci başkanlığına getirilir. Bu Cemiyet sonradan adı değiştirilerek Teali-i İslam Cemiyeti olur ve başkanlığını üstlenir.
İsnat edilen suçlar:
Birincisi : Kurtuluş Savaşı döneminde başkanlığını yaptığı bu cemiyet adına düşman uçaklarıyla Atatürk ve arkadaşları aleyhine bildirilerin dağıtılması.
İkincisi : Şapka Kanunu çıkmadan bir buçuk yıl önce 1924 yılında önceden Maarif Vekaleti’nden(Milli Eğitim Bakanlığı) ruhsat(izin) alarak yayımladığı, “FRENK MUKALLİTLİĞİ ve ŞAPKA “ adlı eserinin, Şapka Kanunu çıktıktan sonra özellikle Rize, Giresun ve Erzurum isyanlarını kışkırttığı kabul edilerek bu isyanı çıkaranlarca iltisaklı görünmüş olmasıdır.
Merhum İskilipli M. Atıf Hoca, isnat edilen birinci suçtan hiçbir ceza almamıştır:
Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, Ankara Hükümeti’nin ilgili suçlar hakkında daha önceden çıkarmış olduğu aftır.
İkincisi ise, ilgili Beyannameyi imzalamadığı ve bu konuda mahkemeye ibraz ettiği tekzip belgesidir. Bu tekzip belgesini resmi makbuzu ile mahkeme heyetine ibraz ederek heyet kabul etmiştir. (Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları 1926, Yayına Haz.Ahmed Nedim, S. 114, 322-23).
Aynı dava dosyasında Tahir’ül Mevlevi de vardır. Hatıratında söz konusu beyannameyi dernek üyelerinin yarısının imzalamadığını, beyannameyi gazete aracılığıyla tekzip eden İskilipli M. Atıf Hoca’nın tekzip ücreti makbuzunu gördüğünü ifade etmiştir.(A.g.e. S.318).
Suçlanmasının ikincisi ise Şapka ile ilgili yazmış olduğu kitaptır.
Başka bir yazıda anlatmak ümidiyle selamlar…