Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye demokrasisinin Ana Muhalefet partisini temsil etmekte olup kağıt üzerinde en yakın iktidar adayı gözükmektedir.
Herkes bilmektedir ki, üzerinde yaşamakta olduğumuz vatan parçasında nüfusun % 98’i İslam inancı ve kültürü ile yoğrulmuştur.
Türkiye’de iktidar olmaya çalışan partiler seçmenlerin bu özelliklerini göz önünde bulundurmaları, demokrasinin gereklerindendir.
Bu kısa girişten sonra şimdi de cevabımız niteliğindeki sorularımızı sorabiliriz:
Hıristiyan kültürle yoğrulmuş AB kapısında anlaşamadan yıllardır beklemekteyiz.
Aynı medeniyetin insanları olan İngiltere, Ermenistan gibi bazı ülkeler Sözleşme’yi imzalamalarına rağmen onaylamamışlardır. Fransa, İsveç, İsviçre, Yunanistan ise çekince koymuşlardır.
Rusya ve Azerbaycan imzalamamışlardır. Gözlemci ülke statüsünde katılan ABD, Japonya, Kanada, Meksika ve Vatikan da Sözleşmeyi imzalamamıştır. Ve Polonya da çıkma hazırlığı içindedir.
Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na göre bunlar insan değiller midir?
Cinsiyetsiz insan /nesil yetiştirmede yarışan Batı toplumlarının bu konuda nerede duracakları bilinmemektedir. Normal cinsel yönelimin ötesinde farklı yönelimler Batı toplumlarında giderek normalleşmektedir.
Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir normalleşmeyi nesli ve milleti için isteyebilir mi? Yada bunu isteyen toplumlarla özdeşleşebilir mi?
Aynı maddenin beşinci fıkrasında da, “Taraflar, kültür, örf ve adet, gelenek, din veya sözde “ namus” un işbu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için mazeret oluşturmamasını sağlar” denilmektedir.
Sayın Kılıçdaroğlu bizi biz ve milltimizi millet yapan değerleri, örf,adet, gelenek ve dini inanç ve kültürü biliyordur her halde. Bunların milletimizdeki hafızalara nakşedilmesi yüz yılları almıştır. Bu uğurda can verdik, kan verdik; can aldık, kan akıttık.
Şimdi hangilerini alacağız, hangilerini yok edip yerine Batı’nın hangi değerlerini yerleştireceğiz?
Örneğin; dinimizde homoseksüellik şiddetle yasaklanmıştır. Bunun yerine neyi ikame edeceksiniz? Böyle bir ilişki hem dinimizde ve hem de örf, adet ve geleneklerimizde yasaklanmıştır.
Ne dersiniz, serbest bırakıp bunların düğünlerini yapalım mı?
Farkında olmadan ve “kadına yönelik şiddet” istismar edilerek bütün kavramlar ve yerleşik kültür
temelden yok edilmektedir.
Devamı var inşallah…. Selam ile…