İstanbul Kanalı tartışmaları siyaset söylemimize yeni bir ifade kazandırdı: “Söke söke alırlar.”
Muhalefet karşı çıktığı İstanbul kanalı projesini yapacak olan müteahhitlere uyarı babından “size zırnık vermeyiz” derken Cumhurbaşkanı da “uluslararası tahkimi” işaret ederek “söke söke alırlar” dedi.
1875 Osmanlısı artık “üç kıtada at koşturan, fermanı dizler çöktüren cihan hâkimi” bir güç değildir. Yorgundur ve mağluptur. Şanlı zaferlerle gittiği Viyana önlerinden acı mağlubiyetlerle dönmeye başlayalı çok olmuştur.
Sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa’nın “Bu devlet ol devlettir ki; isterse bütün gemilerinin direklerini gümüşten, halatlarını ibrişimden, yelkenlerini atlastan yapar” dediği günler çok geride kalmıştır.
Bir zamanlar ağzına kadar “lebalep dolu” hazinesi artık tamtakır olan Osmanlı dış borçla yaşamakta ama aldığı borcu üretime değil, saraylara, kasırlara yatırmakta ve her geçen gün biraz daha borca batmaktadır. Osmanlı 5,5 milyon Osmanlı lirası olan ilk dış borcunu 1954’de İngiltere ve Fransa’dan alır; ondan sonra da bir daha o bataktan çıkamaz. 1875’de “moratoryum” ilan eder, 1881’de Düyunu Umumiye İdaresine teslim olur.
Osmanlı İmparatorluğu 1875’de Lorando ve Tubini adlı iki Galata Bankerinden 250.000 altın lira borç alır. Lorando ve Tubini Midillili iki Fransız vatandaşıdır.
Bu borç bir türlü ödenmez ya da gerçekten ödenemez. Ha bugün ha yarın diye diye borç ertelendikçe ertelenir, büyüdükçe büyür. Yıl 1901’e geldiğinde 750.000 altın liraya ulaşmıştır, ama bankerler 512.000’e razıdırlar. O da ödenmez ya da ödenemez. İki banker çareyi sonunda Fransız Hükümetine başvurmakta bulur.
1901 yılının 22 Ağustos’unda Fransız elçisi Osmanlı Hükümetine bir muhtıra vererek dört gün sonra İstanbul’u terk eder. 26 Ekim 1901’de Fransa Hükümeti’nin İstanbul’daki memuru “Fransız donanmasının Midilli’ye gidip gümrüğü ele alacağını ve vatandaşlarının alacaklarını tahsil edeceğini” Osmanlı Hükümetine bildirir. Bildirmekle yetinmez, üç yeni madde ekler taleplerine:
1-Fransız himayesinde olan ama tanınmayan kültür, din ve tıp kurumlarının derhal tanınmalı.
2-Bu kurumlardan zarar görmüş olanların tamiri için derhal ferman çıkartılmalı.
3-Geldani Patriğine, Papanın da kabul edeceği bir berat verilmeli.
Bir de tehdidi vardır Fransızların: “Babıali işi uzatırsa Midilliden hiç çıkmayabiliriz!
5 Kasım’da 5 parça gemiden oluşan Fransız donanması Midilliye gelir, askerler karaya çıkar ve gümrüğe el kor.
Osmanlı Hükümeti 6 Kasım’da “tüm taleplerin kabul edildiğini” bildirir.
Fransız askerleri vatandaşlarının parasını ve diğer isteklerini “söke söke aldıktan” sonra Midilli adasını terk eder.