Acılı kısa tarih…….
Afganistan’la ilişkimizi 14 Kasım 1914’te padişahın “Büyük Cihat” ilan etmesiyle başlatırsak Alman askeri stratejisine gider dayanırız. Çünkü İngiliz ve Rus emperyalizmine karşı Kafkasya’dan Orta Asya’ya ve Afganistan, Hindistan’a uzanan sefer projeleri vardır. Hatta Enver Paşa Kazım Karabekir’i, amcası Halil paşayı ve Rauf Beyi bu seferlere yollar. Bu arada bir avuç Alman istihbarat elemanı da inanılmaz maceralarla Afganistan’a kadar gider ve kabileler arasında, cihat ilan eden halifenin çağrısının gereğini yapmalarını ister. Propaganda yaparlar. Müslümanların kendi kültüründe ve tarihinde dini bahane ederek düşmanlarına karşı böyle siyasi amaçlarla terör ve şiddet eylemi yoktu. Konuya sıcak bakmadılar. İngilizlere karşı kurulan Hindistan projesi çöktü.
1914’de ise Almanlar İstanbul’da “Cihat propaganda merkezi” açarlar, buraya bağlı 50 Cihat merkezi Osmanlı topraklarında hayat bulur. Buralara broşürler, resimler, gazeteler yığılır.
Yüzlerce yıl birbirini boğazlayan mezhep savaşları ile ülkeleri kangölüne çeviren Hıristiyan Batılı ülkeler sömürmek için İslam mezhep savaşlarını kışkırtırlar. Rusya da sömürgeci güç olarak Afganistan’ın hep tepesine vurmuştur. 18.yüzyılda İngiltere Rusya arasındaki “Büyük Oyun” da Afganistan hırpalanmıştır. İngiltere Afganistan’da iç savaş tetikleyicisi oldu hep ve yenilmeye doyamadı Rusya gibi. 1919’da İngiltere Afganistan’dan çekildi. Sovyet devrimi sonrası Bolşevik yönetim bağımsızlıklarını tanıdı. O dönemde Atatürk hayranı Emanullah Han Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk liderdi. Afgan ordusunu Türkler eğitti yıllarca, öğretmenler de Atatürk sevgisi işlemişlerdir. Atatürk ve Türkiye sevgisi köklü bir değerdir. Bu bağ nasıl koptu? 1952’de NATO ile ve belli ki Amerikan politikası! Afganistan Rus egemenliğine girdi ve ordusunu tamamen Ruslar eğitti, kontrol etti. 1978’de Rus egemenliğindeki ordu kanlı bir darbe yaptı. Yerine geçirdiği Han’ı da bir süre sonra beğenmedi ve tüm ailesiyle o da öldürüldü. Yerine geçirilen emirleri birebir uygulamaz ise başına ne geleceğini biliyordu! Bu yüzden Sovyet ordusunu ülkesine davet etti. 1979”da 85000 kişilik bir orduyla SSCB Afganistan’ı karadan ve havadan işgal etti. 1989’a kadar işgal sürdü. Bu sırada mücahitlere destek Amerika’dan geldi. 1988-1995 arası 30 bin kişi öldü 100 bin kişi yaralandı.
ABD ile birlikte mali destek uyduları Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden sağlanıyordu. 1995’de Pakistan lideri Benazir Butto Taliban’ı resmen tanıdı. ABD desteği 11 Eylül gibi düşmanlığa çevrildi.
Çok karmaşık ve uzun Afganistan tarihinin kısa geçmişi bu.
Afganistan Devlet mi?
Peştun, Tacik, Hazara, Özbek. Türkmen, Aymak, Belüçlerden oluşan Afganistan farklı etnik gruplar ve kabilelerin feodal yapıdaki örgütlenmeleri taht kavgaları sırasında çeşitli düşmanlıkları oluşturmuş. Monarşiden sosyalistliğe çeşitli yönetim biçimleri gelip geçmiştir. 1996’da kurulan Afganistan İslam Emirliği 2021’de tekrar geri döndü!
Henry Kissenger diyor ki:
“Afganistan hiçbir zaman modern bir devlet olamadı: Devlet olmak, ortak bir yükümlülük duygusunu ve siyasi otoritenin merkezileşmesini gerektirir. Afgan toprakları, her ne kadar zengin doğal kaynaklara sahip olsa da bu temel özelliklerden tümüyle yoksundur. Afganistan’da merkezi hükümetin aldığı kararların ülkenin her yerinde eşit şekilde uygulandığı modern ve demokratik bir devlet inşa etme çabaları uzun yıllardır devam ediyor. Ancak gelinen noktada, bu çabaların Afganistan’ın coğrafi ve etno-dinsel gerçeklerine aykırı olduğunu görüyoruz.”
Biden da bunu destekler şekilde bir daha ‘ulus-devlet inşası’ işine girmeyeceklerini ilan etti. Ancak Irak’ta ne yaptığını, Suriye’de PKK ile devlet kurma hızını ve isteğini açıklayamadı! Çünkü ancak sömürge için ulus inşa edersiniz.
Afganistan’da ortak medeni, demokratik ve hukuki değerler bulmak mümkün değil. Tek ortak değer din. Saldıranların da yüzyıllardır Hıristiyan güçler olması nedeniyle tüm tepki dini örgütlenmenin içinden çıkar. Batılı güçler uzun yıllar süren savaşlarda anasız babasız kalan çocukları da dini medreselerde okutup ayni zamanda askeri eğitim verdiler. Taliban talebeden gelmekte zaten….
Taliban’ın Pakistan’da, Pakistan istihbaratı tarafından eğitilip Afganistan’a yollandığını da bilirseniz, arka planda Batılı istihbaratların gölgesini görebilirsiniz…İslam, hele silahlı cihad savaşı, Batılılara göre Müslümanlara bırakılmayacak kadar önemli bir meseledir…100 yıldır böyle…
Batılılar Vahabi anlayışa uygun katı kurallara bağlı din anlayışını desteklemişlerdir. Yerel kültürün ve kimliğin yok edilmesi için yoğun propaganda sonuç vermiştir. Yerel kültür ve kimliğini kaybeden insanlar kendilerine sunulanları alırlar. Ritüeller gereksiz değildir binlerce yıl kültür içinde süzülüp gelmiştir.
Kültürünü kaybeden ülkeler
Kültürel kimliğin içini boşaltmak için sömürgeci güçler ritüelleri ezmek ister. Kutsal kitapta geçmiyor diyerek propaganda yaparlar. Her kültürdeki Hıristiyanlık ve mezhepleri çok farklı uygulamalara sahiptir. Meryem Ana ve Hz.İsa heykelleri, resimleri bile çok farklıdır. İş İslamiyet’e gelince yekpare bir din empoze etmeye çalışmışlardır. Bir halife olsun ve tüm İslam alemi de tek tipleştirilsin ki istedikleri sonuçları alsınlar. Elbette burada bir taşla birkaç kuş vurma isteğinden birisi de; İslam’ı vahşi göstermek ve Müslümanları da tek sepete koymak. Müslüman imajını bütün Batı dünyasında izliyorsunuz.
Önce kafa kesen IŞİD sahnedeydi, şimdi kadın düşmanı Taliban…Nefret objesi haline getirme çabaları son sürat…. 1700’lerde yazılan bir çok seyahatnamede tam ters ifadelere rastlarız. Papazların zorunlu tuttuğu günlüklerde Anadolu’da seyahat ederken Müslümanları gerçek bir Hıristiyan gibi davrandığını oysa Hıristiyan kardeşlerinin açgözlülük, oburluk, hırsızlık, eziyetten çekinmediklerini yazarlar. Yaşadıkları gerçekler bir yerde yazıya dökülüverir.
Afganistan renkli kültürünün renklerini solduran yasaklarla çevrili bugün. Kendi ülkesinden toprağından kaçmakta insanlar. Toprağından kaçabilir mi ağaç? Müzik, eğlence yasaklanmış. Bir komedyen öldürüldü.
Afganistan'da yeni dönemde müziğin yasaklanacağını açıklayan Taliban, halk müziği sanatçısı Favad Andarabi’yi katletti. Kendi kültürünü yaşatmayacaklar yani. Kadınlara düşmanlıkları ise korku filmi tadında. Mücahitlerin kadına nasıl davranacağını bilmediğini ilan eden Taliban güçleri kadınların şimdilik evlerinde kalmasını istedi. Daha yumuşak konuşma ve eylemler de Kabil gibi büyük kentlerde, çünkü henüz kendi sağlama alamadı Taliban yönetimi. Onlara karşı çıkan güçler var. Silahlı çatışmalar sürüyor. Yani “takiyye” denilen işleme baş vuruyor ara sıra. Ben takiyyeyi ilk İran’da 1997-98’de duymuştum. Humeyni geldikten sonra da tanık oldum. Ne demokrasi masalları anlattı ne…. Referandum sonrası ağır bir kıyım yaşandı. Takiyye buydu.
Tüm bu coğrafya’da Türkiye Batı’da ve medeniyeti, özgürlüğü temsil etmekte. Atatürk’ün kurduğu ülkemiz değerleriyle Kafkasya’dan Afganistan’a özlenen ülke. İran’dan kaçanlar buraya geldi yıllarca. Kafkasya’dan, Sovyetler dağılınca oralardan gelenler için de Batı ülkesi kabul edildik hep.
Ne olacak?
Taliban ile bir yere varmanın imkansızlığı biliniyor. Uzun yıllardır savaş içinde yaşayan insanlara pek umut vaad edilemeyecek. Savaşla varolmuş Taliban savaşla devam edebilir. Yönetecek kadroları olmayan Taliban’ı kim yönetecek?