Türkiye’de bazılarınca Müslümanlar ile İslamcılar arasında ayırım yapılmış olunsa da çekirdek inanç açısından özde bir fark yoktur. İslamcıları “siyasal İslam” adı altında kategorize etmeye çalışanlar aslında, MÜSLÜMAN OLDUĞUNU ALENEN DEKLERE EDEMEYENLERDİR!
Ayrıca bu ayırımın çekirdek inanç açsından da bir başka tehlikesi vardır. O da İslam’ı bölmek, tevhitten uzaklaşmaktır. Çünkü İslam’ın Siyasalısı , kültürülüsü olmaz.
İslamcılık,Tanzimat Fermanı sonrasında bir devletin yeniden diriliş projelerinden birisi olmuştur.
Örneğin; Meşrutiyetçilik, Osmanlıcılık,Türkçülük ve Batıcılık gibi projeler de bunlardan bazılarıdır.
İslamcılık projesi, yeniden İslam’a dönüşün adıdır.
Belirtelim ki, İslamcılıkla birlikte ortaya çıkan bu projelerin hiçbiri başarılı olamamıştır.
Acaba neden?
Bin yıl İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir milletin yönetimine İslamcılık projesi neden başarılı olamamıştır? Aynı soruyu Türkçülük ve Osmanlıcılık projeleri için de sorabiliriz.
Nerede yanlış yapılmış ve hala da yapılmaya devam edilmektedir?
Bu soruların cevabını mevcut siyasi partilerden bağımsız olarak vermeliyiz .Aksi halde konjonktürel düşünmek zorunda olduğumuzu itiraf edeceğiz. Bu da Hakk’a göre değil de,insanlara göre Hakk’ı değerlendirmek olur ki bu, Müslüman için kabul edilebilir değildir.
Cumhuriyet öncesi Türkiye’sinde bazı sapmalar olsa dahi devlet şeklen İslam Devleti idi. Özelde 1928 tarihi olsa bile genelde Cumhuriyetin ilanı ile egemen olan Türkçü ve Batıcı ideolojilerin temel hareket noktaları İslam karşıtlığı idi. Bu öyle bir karşıtlık idi ki, gazetelerde Allah ve Peygamberden söz etmek bile yasaklanmıştı. Ve bu yasaklar döneminde -maalesef- Müslümanlar bilimsel ve yönetsel birikim ve deneyimlerini kaybetmişlerdi.
Buna rağmen Müslümanlar, antikomünist- milliyetçi , İslamcı ve daha başka kimliklerle yeniden doğma imkanını bulmuşlardır.
Peki, doğdu da ne oldu?
Devam umuduyla selam ve dua…