“ELHAMDÜLİLLAH” , günahlarımızla birlikte hepimiz Müslümanız. İmanımızdan asla şüphe etmeyiz.
Belirtelim ki, Müslümanlık da hiçbir insanın tekelinde değildir.
Bunun içindir ki, bazılarının üzerinden yapılmakta olan din ticaretini sevmeyiz, yapanı da hoş görmeyiz. İlla da bu ticaretin politikada yapılır olması fecaattir.
“Ticaret ayrı, siyaset ayrı” diyenlerden değiliz. Aksine İslam’ın hayatın tüm alanlarında olması gerektiğine bütünüyle iman edenlerdeniz.
Politikada dinin kullanılması iki cenahtan olmaktadır:
Bunlardan birinci cenah, ikincisi ise sol cenahtır:
Peki, bu nasıl olur?
Türkiye’de sağ kesim tarafından CHP’nin 1950 öncesindeki dine baskıları haklı olarak dile getirilmiş ve kısmen de olsa iktidarı döneminde din özgürlüğü sağlanmıştır. Çünkü CHP iktidarı döneminde basında Allah’ın ve Peygamberin adına bile izin verilmemiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanıp DP hükümetine sunulmuş bir resmi raporda, “…Gençlik ateist yetişmesi için yapılabilecek ne varsa hepsi yapılmıştır” denilmiştir.
Böyle bir din politikasının hedefi, dinsizliği din adına kullanmak olur ki, bu da sol kesimce hala sürdürülmektedir.
Örneğin ;Diyanet’in 4-6 yaş gurubuna verdiği eğitime karşı çıkmaları ve nitelemeleri, Diyanet’in bütçesini eleştirmeleri, dini cemaatler ile İslami amaçlı vakıflara ve derneklere saldırmaları hep dinsizliği din adına kullanma örneklerinden sadece birkaç tanesi olmaktadır.
Sağ kesim dini , topyekün reddederek değil, bölerek ve parçalayarak kullanır.
Örneğin; İslam Dini’ni namazdan, oruçtan hacdan, sadakadan, fitra ve zekattan ibaret görerek O’nun bir sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel bir sistem olmakla birlikte aynı zamanda da bir evrensel medeniyet projesi olduğunu göz ardı etmeleridir.
Bu anlamda başta Diyanet olmak üzere hiçbir yer ve kurumda din özgürlüğü yoktur. Buna Diyanet’in Kuruluş Yasası ile Anayasa ve diğer yasalar dahildir.
Ancak merhum Menderes ve Özal ile birlikte Erdoğan’ın kısmen de olsa yasal çabaları olmuştur. Ama, yeterli olmamıştır.
İslam Dini’ne bir sistem ve medeniyet projesi olarak bakılmadıkça ve bu bakış açısını inşa edecek din özgürlüğü Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmadıkça sol kesim dini, dinsizlik; sağ kesim de dini, parçalayarak dindarlık adı altında kullanmaya devam edeceklerdir.
En büyük dileğimiz yeniden İslam’a dönüşü sağlayacak bir din özgürlüğüne kavuşmaktır.