Prof. Dr. Mustafa ÖZBALCI

CAHİLLİK, FENALIK, TEMBELLİK, AKIL VE İLİM (2)

Prof. Dr. Mustafa ÖZBALCI

      Akıl insana has bir vasıftır. Goethe’ye göre şiir yüreğin ilmi, ilim ise aklın şiiridir. Ünlü Fransız felsefe adamı ve matematikçisi René Descartes (Dekart, 1596-1650)’a göre akıl herkese eşit olarak verilmiştir. Ama ne var ki herkes aklını doğru bir yerde ya da faydalı ve verimli bir şekilde kullanamaz. Oysa aklı kullanmak, akıllı olmaktan daha önemlidir. Eski Romalı filozof Seneca’ya göre, eğer akıl hazır değilse, göz de kördür, göremez. Akıl, insanın doğru, güzel ve faydalı olanı arayıp bulma, öğrenme, düşünebilme, anlayıp anlatabilme, zararlı ve istenilmeyen kötü ve fena durumlar karşısında kendisini koruyabilme, faydalı bilgiler üretebilme gücü ve yeteneğidir. İnsan gerçeklere, insanî, ahlâkî, ilmî ve medenî bilgi ve değerlere, kısaca kendisi için faydalı, iyi, güzel ve doğru olan her şeye, ancak aklı sayesinde ulaşabilir. İnsanın varlığını ve hayatını tehlikeye sokan her türlü görüş, düşünce ve davranış insan için zararlıdır, onun hasmı ve düşmanıdır. Bunların başında da cahillik, fenalık ve tembellik gelir.                                                           

       Çalışkan, bilgi ve tecrübe sahibi olan kaimseler, karşılaştıkları engelleri aşmada pek zorlanmazlar. Problemleri çözmenin bir yolunu, ararlar ve bir şekilde de bulurlar. Bunlar becerikli ve ellerinden her türlü iş gelen yapıcı ve üretken insanlardır. Hayatımızı kolaylaştıran her şey işte bu tür insanların gayretleri, çalışması ve üretmesinin bir eseridir. Cahiller, hayatın gerçeklerini ve anlamını kavrayıp anlayacak bilgi, görgü ve tecrübeden yoksun ve habersiz insanlardır. Bir bakıma onlar tesadüfen yaşarlar. Ortalıkta yuvarlanıp giderler. Fenalık da, toplumun doğru ve gerçek kabul ettiği, inandığı, yaşamak ve yaşatmak istediği değerlere karşı olan bir davranış biçimidir. Tembellik ise, kendini daha çok bir zevk şeklinde hissettirir, ama aslında hayatı korumanın ve güzelleştirmenin bir gereği ve şartı olan her türlü yapıcı faaliyete, çalışıp didinmeye karşı olma hâlidir. Bir bakıma insan için ölüm demektir.     

       İlmi kesin, doğru ve gerçek bilgiler bütünü olarak tanımlamak mümkündür. Akıl ve ilim kavramları arasında çok sıkı ilişkiler vardır. Aklı yeterli olmayan insanlar doğu dürüst okuyup öğrenemez ve bilgi sahibi olamazlar. O itibarla fena ve cahil kimseleri, akıl ve ilim ile bağdaştırmak mümkün değildir. Çünkü bu tür insanlar hayat ve dünya için bilinmesi gerekenleri ya hiç bilmezler ya da yanlış ve eksik bilirler. Tembelliğe gelince, o, üşengeç, uyuşuk, çalışmayı sevmeyen insanların bir sıfatıdır. Böyle insanlar hazıra konmayı çok severler ve hep “armut pişsin ağzıma düşsün” diye beklerler. Bunların toplum hayatına olumlu hiçbir katkıları olmaz. Hayat sürekli değişen dinamik bir olgudur. Bu değişikliğe ayak uydurabilmek için sürekli ve düzenli bir şekilde çalışmak gerekir. Oturarak hiçbir hedefe varmak mümkün değildir.  

       Son sözü, büyük vatan şairimiz Mehmet Âkif’e bırakalım:

                                 

                                     Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet…

                                     Ey derd-i cehâlet, sana düşmekle bu millet,

                                     Bir hâle getirdin ki ne din kaldı, ne nâmus!